Türk medeniyet tarihi, ikinci sıçrama devresi olan dokuzuncu asırdan itibaren, İslam dini ve tasavvuf zihniyeti ile yoğrulmaya başlanır.
Bunun ilk edebî örneği Ahmed-i Yesevî'nin Dîvân-ı Hikmet'idir. Yesevî geleneğinin didaktik boyutu, Batı Türkçesinde Yûnus Emre ile aşılıp lirik dile dönüşür. Yunus Emre'nin, dinî-tasavvufî duygularını ve coşkunluğunu terennüm ederken, sıradan bir kul olarak vecd ile dile getirdiği şiirleri, sonraki dönemlerde bir milletin medeniyet şartlarından biri ...