"Nereye gidiyordum, hayattan ne bekliyordum? Daha kaç beyaz sayfayı kirletip yırtıp atacaktım? Daha kaç denizde boğulacaktım? Hangi uzak kıyıya vuracaktım? Kaç parçaya ayrılacaktım? Kaybettiğim ruhumu nereden bulacaktım?"
Deniz Yelkencioğlu, bir taşra kasabasının kütüphanesinde duvara asılı deniz feneri resmine bakıp bakıp hayaller kurardı. Masum düşleri aşk için cinayet işlediğini sandığında parçalandı. Artık farklı kimliklerle farklı deneyimlere yelken açacak, otoyollarda, uzak çift ...