Sabit imajları hareketli görüntülere dönüştüren sinematograf, kendinden önceki tüm aygıtların ötesine geçerek, hikâye anlatıcılığını yeni bir boyuta taşıdı. Sinema, yaratıcılığın sınırlarını genişletirken, anlamın üretimi ve iletimine ilişkin yeni soruları da beraberinde getirdi. Bu sorulara yanıt arama çabası çerçevesinde sinematik üretimlerin felsefenin ilgi alanına girmesi, nihayetinde film ve felsefe arasındaki benzerlikleri gün yüzüne çıkartarak, filmin bir düşün eylemi olduğuna ilişkin çağ ...