Hayatımız yalanla doluydu. Tek ve değişmez, bir ve güçlü. Biliyorum, herkes yalan söylerdi. Herkes eğrileri doğru, doğruları eğri yapardı, yapabilirdi. Ama bahsettiğim bu değil. Anlatmak istediğim, yalanın tek gerçeğimiz oluşuydu. Farkındalık durumu değiştirmezdi. Çalışkan karıncalar gibi içgüdüyle, aşkla, hızla, bilmeden, sormadan, sorgulamadan onu yeniden inşa ederdik. Onu kuran bizdik, onu koruyan ve kollayan da. Söylenecek bir şey yoktu zaten. O, bizdik.
Can yakar hayat. İsyana sürükle ...