Tarihsel süreçlerin ve siyasal düşüncenin gelişimini sadece olay ve kişiler üzerinden tanımlamaya çalışan lineer bir yaklaşımın yetersizliği ve gerek siyasal düşünceyi gerekse toplum ve kültürü yaşantılar üzerinden anlamlandırma ihtiyacı yapısalcı bir anlayışı gerekli kılmaktadır. Bu anlayışa ek olarak dilin ve söylemin de siyasal düşünce ve dönemsel algılamaların taşıyıcısı ve yaratıcısı olduğu düşüncesi de edebi eserleri ön plana çıkarmaktadır. Bu noktada örnek vermek gerekirse II. Abdülhamit ...