Hayretler içinde etrafımıza bakıyoruz. Neredeydik? Nereye çıktık? Ve nereye döneceğiz? Yüz yıl yaşayanlar bu muammaların uçlarını bir araya getiremiyorlar. Bu büyük soruların karşısında aksakal da kundak kadar cahil. Gerimizde ve önümüzde geçilmez iki sınır var: öncesizlik, sonrasızlık. Bu sınırda bilim ve düşünce duruyor. Beyin, topaç gibi dönerek bulamadığı, tanıyamadığı bir var sayılan kuvvetin büyüklüğü karşısında korku titremeleriyle secdeye yatıyor. Bu geliş gidiş nedir? Hiçliğin derinliği ...