Yine de gece demek dağın sisli karanlığı demekti; penceresinden yalnızca, yukarılara tırmanan ormanın sık ağaçları görünür, gözleri gökyüzünü ve yıldız ışıltılarını hiç yakalayamazdı. Tek parıltı dağ yolunun kıyısında kalmış iki evin pencerelerinde görünen gaz lâmbasının sarı ışıklarıydı, onlar da gecenin içinde kalıcı olmaz, erkenden sönerdi. Seyrek de olsa yukarı köylere giden bir aracın farları ortalığı gündüz gibi aydınlattığında gencecik yaşının umutlu hayallerini anımsar, yüzünde hoş bir d ...