Namık Kemal’in Magosa Kalesi’nde sürgündeyken yazdığı ve bazı tenkitçiler tarafından eleştirilen bu eseri, ne “Celâleddin Harzemşah” kadar ağır ne de “Vatan yahut Silistre” kadar sade bir dille yazılmıştır. Karakterlerin sevgilerini ve nefretlerini ifade ederken aşırıya kaçtığının görüldüğü bu eserde saray hayatının içyüzü, kötü karakterli kişilerin ne türlü melanetlere yol açabileceği gösterilmek istenmiştir.