Güneş ufukta kocaman kızıl bir tepsi gibi yavaş yavaş batıyordu. Ufuk da, güneş gibi kıpkızıldı bu akşam. Güneşi hiç bu kadar büyük görmemişti şimdiye kadar. Belki de hiç bu kadar dikkat etmemişti ona bugüne değin. Onun, akşamın olmasını istemediğini biliyormuşçasına adeta batmakta nazlanıyor, bir türlü ufku terk etmiyordu. İçinden geçenleri okuyordu sanki güneş. Onun halinden anlıyor, sıkıntılarını biliyor gibiydi. Ufukta birazcık daha kalmak, bir nebze de olsa onun içini aydınlatmak, ona ümit ...