Saat gecenin biriydi. Diyarbakır, koyu bir karanlığın içinde kaybolmuştu. Gökyüzü simsiyah bir yaygı gibiydi. Aydan ve yıldızlardan eser yoktu. Bu karanlık içinde birer hayaleti andıran evler, terk edilmiş bir görüntü arz ediyordu. Caddelerde, sokaklarda devriye gezen askeri araçların farları, bazen bir yapıyı veya duvarı aydınlatıyor, daha sonra şehir tekrar karanlığa gömülüyordu.
Kafile, Siverek Kapısı'na yaklaşırken bakışları tekrar karanlık içindeki sessiz evlere takıldı. Birden k ...