Carson McCullers’ın romanlarında kurguladığı hikâyeler bir bakıma bulanık bir göldür. Bu gölün ne derinliği ölçülebilir ne de içinde canlı olduğuna dair herhangi bir emare bulunabilir. McCullers’ın gözünden Amerika’nın güneyi de işte böyledir. Güney Gotiği’nin bu yalnız prensesi kendini tüm kusurları, yoksunlukları ve farklılıklarıyla okurunun önüne çıplak bir şekilde çıkarma cesaretini göstermiştir. McCullers’ın her romanında hayatının belli başlı dönemleri müthiş bir panoramik sergiyle okuyucu ...