“Sanki sevgilimi yitirmiştim, sanki terk edilmiştim, hiçbir zaman sahip olmadığım bir şeyi gömmek ve bu kaybı bir sır gibi korumak zorundaydım. Kimseyle konuşamazdım bunu. Karıma bile itiraf anlamında sözler söylemedim. Zaten neyi itiraf edecektim ki? Gördüğümde mesleği gereği taşlaşmış gibi duran, bakışları üstümden aşıp giden, düşüncesizlik edip onu ayartmak, onunla konuşmak, basbayağı asılmak için cesaretimi toplasam bile, ancak üzüntülü zamanlarımda nefret edebildiğim bir başkasına bağımlı o ...