Toplumlar, içinde bulundukları zamanın ruhundan, medeniyet çevresinin karakterlerinden, kültürel yapılarının çerçevelerinden mücerret düşünülemez. Onların dili, folkloru, inanç sistemleri, dünyayı sayesinde yorumladıkları atıf çerçeveleri bu unsurlar tarafından yalnızca şekillendirilmez, aynı zamanda onlarla birlikte kaim olur, neşvünema bulur. İnsan da birey hüviyetini taşımakla birlikte, bu zemin üzere yoğrulur ve değer kazanır. Toplumsallık, insan hayatının her anında ve alanında başat bir ön ...